8 Ağustos 2011 Pazartesi

Beklemedim; Yürüdüm


"Varlığını sorgulamadığınız acılarınız var mı? Azalması gerekirken daha da ağır çöken hüzünleriniz? Geçmişten gelen çekilmemiş fotoğraflarınız; kimseyle paylaşmadığınız anılarınız; kendinize söylediğiniz yalanlar; nasıl yaptığınızı bilmediğiniz hatalar. Herşey geçer; siz kalırsınız; siz ve sadece sizin bildiğiniz detaylar; konuşulmayan geçmiş. Peki elinde ne var; unutulmuşların ve anmadıklarının dışında. "


Zaman bana çok şey öğretti; kanıksamayı, beklemeyi ve en çok unutmayı. Kaybettiğim anılarım var; benden başkasının görmediği yerlerde acılarım. Ne büyük aşk acıları; ne büyük kayıplar; ne de uzun ayrılıklar.. Sadece uzun bekleyişler ve unutmalar. Geçen zamana bakınca; garip bir rahatlama hissi. Bir de değişimin hüznü ve vazgeçilmezliği.


Seninle gittiğim yerler değişiyor; ilk buluştuğumuz sinema; karşılaştığımız sokak; üstünde seviştiğimiz halım, uyuyakaldığın kanepe; beni terkettiğin sahil kenarı; uzandığımız bahçeler; bindiğimiz vapurlar; beklediğimiz günler, geceler, aylar ve yıllar.


İlk önce şiddetli bir ağrı duydum bundan; sonra alıştım. Rahatlatıcı değildi ama huzursuzluğumu gidermeye başladı zamanla. Daha yeni; daha farklı renklerde hayatlarla tanıştım; çok güldüm; çok düşündüm. Pek azı seninle de olduğum yerlerdi; çoğu ilk kez gittiğim, bir daha görmediğim insanlarla güldüm; eğlendim. Arada bir aklıma geldin; umutla ya da istemeyle ilgili değil; daha koyu bir hüzünle zaman zaman; genelde umursamazlıkla.


Şimdi; karşılaşmamızdan bir yıl sonra; başka bir kentte seni hatırlıyorum. İlk gördüğüm andaki seni; sevdiğim; güldüğüm seni. Özlediğim senden nefret ediyorum. Şarkıların bir kısmını dinleyemiyorum hala; rastlarsam değiştiriyorum; seni sevmiyorum uzun süredir yine de. Sevdiğim seni bıraktığım o merdivenlerin dibinde; beni bıraktığın yolun başında uzun süre bekledim; kendimi tekrar yaratır gibi; kendimi tekrar sever ve bağışlar gibi. Seni de bağışladım; unuttuğum herşeyle birlikte.


Kimseye anlatmadım; bir yıl önce seni nehir kenarında kar altında yürürken seni gördüğümü. Fotoğrafını çekmediğim anılarımın yanına kaldırdım bir kaç gün sonra. Seni gördükten sonra biraz daha yürüdüm nereye gideceğimi unutarak; sonra durdum, yoruldum; bir banka oturdum; üşüdüm. Karşılaşmayı umuyordum bir gün; sana söyleyecek çok sözüm vardı; hayal kırıklıklarımı eklemiştim adının yanına; seni suçluyordum tüm kaybettiklerimden; sonra geçti.


Seni akan suya bağışladım bir kez daha; herşeyin tekrarlandığını, her seferinde daha az kalacağımı bildiğimden sustum ve sana söylediğim son sözü hatırlamaya çalıştım. Güzel umutlarmış; güzel renklermiş. Kadere inanmayan sen ve ben; kendi kaderlerimizi yaratırken; kendimizden yeni bir biz yaratamamıştık işte. Olan biten buydu; varlık nedeni sorgulanmayan acılarım bundandı belki. Belki de sadece senin suskunluğundu yaralarımı tekrar hatırlatan.


O gün; hava tamamen kararana ve sokaklar tenhalaşıncaya kadar oturmadım orada; yalan söylemeyeceğim. Kalktım ve devam ettim; daha önce yaptığım gibi. Azalarak yaşamaktan korkanlardandın; çoğalmak da istemedin; ben ise hep yanlış tarafta kaldım oyunda. Hiç oynamayan; uzakta kalan. Memnunum senin içinde yok olduğun hırsların; korkuların ve inanışların dışında kaldığıma. Memnun olmadığını da biliyorum hala; hala soruların; korkuların, pişmanlıkların, özlediklerin olduğunu da.. Yarattığın hikayede eksik olduğunu biliyorum ve saçlarımı, fotoğraflarımı, öykülerimi onların içinde aramıyorum.


O akşam üstü; bir cafede oturup kahve içebilirdim; arkadaşımı arayıp anlatabilirdim; peşinden gidebilirdim. Hiçbirini yapmadım; sadece durdum ve kaldım; anımsamaktan çekindiğim tutkularıma baktım; hepsi de doğruymuş; memnun oldum hüzünden sonra. Kalktım; yürüdüm ve devam ettim.


Kişisel tarihime not düştüm; değiştim, değiştin, değiştik, değiştiler. Oturduğumuz koltuklar, yürüdümüz yollar, kaçırdığımız vapurlar, yetiştiğimiz sinemalar, okuyamadığımız kitaplar.


Bir tek his değişmedi içimde; seninle tekrar tanışınca duyduğum varolma hissi. Onu da ben saklıyorum kendime; yaşamaktan vazgeçersem bir gün; önüme alıp karıştırıp; içinden yeni benler yaratmak için..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder