8 Ağustos 2011 Pazartesi

İki Bahar Geçti


" Eğlenceli şeyler duydum; büyük mavi balonlar, minik tavşanlar ve zıplamayı bilmeyen kurbağalar. Öpünce iyileşmeyen yaralar ve ölümün acıttığı, karaladığı yerleri silmeye yetmeyen eğlenceli şeyler."



Şimdi herşeyin bittiği yerdeyim, daha azım, daha çokum, aynı yerde kötü ve umutsuzum. Bir kaç defa daha geldim buraya senden sonra, saçım daha uzun, daha kısa, daha koyu ve daha azdı. Şimdi; fazla soğuk bir İstanbul akşam üstünde; deniz kenarında seni hatırlıyorum. Sesini neredeyse unuttuğumu fark edince geldim, yolum düştü İstanbul'a. Seninle gittiğim yerlere gitmiyorum hala, olabildiğince uzağından geçiyorum, anımsamak daha karanlık İstanbul'da. Anlamıyorum; mucize beklemediğimi fark edeli çok oldu; seni mucizelere emanet etmiştim, şimdi bakıyorum da çok fena yanılmışım.


Yaşlanıyorum, yaşıyorum, ölmedim hayır, uzak bir şehirde karşılaştıktan sonra iki kış ve iki bahar geçti, şimdi sonbaharın sonunda, kıştan çalıntı bir günde seni hatırlıyorum.


Koşarak geçiyorum günlerden, haftalardan, aylardan ve baharlardan; hatırlamıyorum, gittikçe silikleşen bir mutluluk fotoğrafı; uzaklara saklanmış. Eteğimde senden kaçan kediler; başka ülkelerden getirdiğim yeni anılar, anlatılacak çok tarih, unutulacak çok yanlışla senden kaçıyorum.


Kediler, soğuk ve silikleşen bir mutluluk..


Şimdi eteğimde kalanlar sadece bunlar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder