8 Ağustos 2011 Pazartesi

Unutmak Üstüne Antik Bir Acı


Adamın yapabileceği bir şey yoktu; alması gereken şeyleri almak için çıkmış; karşılaşmaması gereken kadınla karşılaşmış ve kalmıştı. Rahatsızdı; neden bu kadar rahatsız ve huzursuz olduğu bilmeden, sadece huzursuzluğundan rahatsızdı bir bakıma. Adımlarını sıklaştırmaya çalışarak uzaklaştı; istediği kadar uzaklaşsın teninin ve ruhunun karşılaşmayı unutmayacağını biliyordu.

Düşünmemeye çalıştı; düşünmek; anımsamak ona acı veren eylemlerdi. Sadece yapması gerekenleri yapmalı; sevmesi gerekenleri sevmeliydi. Bir kaç dakika sonra; sapması gereken sokağı kaçırdığını fark etti. Kendine kızarak geriye döndü; geriye döndüğünde karşılaşmanın tekrarlanmasını umut ettiğini dehşetle fark etti. Kendine kızdı. Zayıflığına; dirayetsizliğine kızarak yürümeye devam etti. Yalnız kaldığı an düşüneceğini biliyordu, hemen eve gitmek istedi. Ya da arkadaşını arasa, bir şeyler içseler..

İçkinin ve müziğin durumu daha çok kötüleştireceğini farketti sonra. Her zaman öyle olmuştu. Yanından geçen insanlara bakmadan yürümeyi alışkanlık haline getirmişti. O'nu görmese de olurdu; neden fark etmişti ki? Kendine kızdı; onu gördüğünde hissettiği çaresizliğe, bitmemişliğe kızdı. İçindeki soruları karıştırdı sonra; neden buradaydı, burada mı yaşıyordu; ne zamandır aynı kentte nefes alıyorlardı, kadın onun burada yaşadığını biliyor muydu ? Konuşsalar ne söyleyecekti; ona kızgın mıydı kadın? Kırgın mıydı hala? Mesela tutup öpse ne yapardı, naber diye sorabilirdi belki. Neden ona bakıp geçmişti; kalan bir iki cümle kırgınlık yok muydu içinde..

Ayakları durdu, sorular durdu, ruhu durdu. Cebinden anahtarını çıkardı; içeri girdi, merdivenlerden çıkarken nerede kaybettiğini bilmediği kızgınlıklarını, umutlarını hep kadında unuttuğunu hatırladı gelişmemiş bir acıyla. Kendinden emin bir adam olamamıştı hiçbir zaman ama hep tutarlıydı; en azından başkalarına karşı. En derin yerlerini biliyordu kadın adamın; en antik korkularını, en rezil taraflarını. Belki bu yüzden ikisi de kaçmıştı birbirinden; adam düşünmeyi bıraktı.

Ayakları durdu; sorular durdu; ruhu durdu. Evinin kapısını açtı; birazdan koltuktaki karısıyla sevişecekti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder